Orhan Umut

Gündeliğin dinamik özelliği ister istemez mekân ve bireyle güçlü bir ilişki kurmaktadır. Bu dinamik durum ortak mahallerde kolektif bir şekilde inşa edilen toplumsal belleğin yıkımını gözler önüne sermektedir. Yeniden inşa edilmeye çalışılan yeni bir kimlik aidiyet ve belleğimizi de sorgulamamızı kaçınılmaz kılmaktadır.
Anısal belleğin silinmeye veya süreklilikten kopartılıp yeniden yazılmaya çalışılması, sahip olunan kimliğin mevcudiyetini de ortadan kaldırılmasını sağlar.
Bireyin toplum içerisinde etrafında olup biteni gözlemlerken mekân ve zaman algısı resmedilen görüntülerin zihinde belirli bir düzen ve alakaya göre sıralanmasını mümkün kılar. Bu durum farkındalığı kavramsal bir düzleme oturtmaktadır. Bu düzlem gerek bireysel belleğe gerekse de kolektif belleğe bir görme biçimi kazandırmaktadır.
Asıl irdelenmesi gereken şey belki de mekan (dış dünya)algısının izdüşümünü doğru belirlemektir. Anlam olarak mekan, bireyin bir kimlik ekseni içerisinde aidiyetini sağlanabildiği fiziki bir boşluğun işgalidir. Ancak dönüşen toplumsal yapı bir yandan bireyin bu dış dünyayla ilişki içinde olmasını gerektirirken öte yandan aidiyet kavramını da sorgulamamızın önüne geçememektedir. Çünkü bu mekansal düzlem bireysel aidiyetin olduğu kadar toplumsal aidiyetin de beslendiği ve geliştirilebildiği gerek fiziki gerekse de sosyal bir alan olması açısından önemli bir mecradır.
Kolektif bellekte yer eden toplumsallık ve eylemsellik olguları bireyin diğer bireylerle iletişime geçmesini sağlayarak ortak bir kültüre bağlı kılar.
Bu durum da dış dünya sakini olarak bizleri sosyal ortamın bir parçası olmamızı sağlar.

Orhan UMUT